10 Kasım 2008 Pazartesi

sonsuz başlangıç

layinkat,bir muharebe meydanında nice kan içmeye sevdalı serseriyelerin arasında araladı zammanı.mekkan yine yokoldu ve başladı yolculuğumuz.yine bir gemi öyleki kürekleri kürek kemiğimizden yapılmış.bir atlas var ki -sırrını veremem- tüm dünyanın güçsüz gizemlerinin saklı olduğu mahzenin anahtarı,herşey onun üstünde ve herşey onun altında ve hiçbirşey yokki ondan gayrı olsun.serzenişleri duyuldu kölelerimizin,çekin dedim kürekleri kükredim ve bir arslandan farksızdı bedenim.layinkat öğreticim ve melekelerimden biridir benim.onun yokolacağı zammanda gelecekti ve bildirilmişti zammansız mekkanda yazılan ve benliksizliğime bildirilen kitabımızın ilk harfini okuduğum zamman.korktum.çok sonrası geçti yoksuzluğumun bir varsızlıkta iniltilerini hissettim.dalga dalga yayılıyordu birşeyler,titreşiyordu herşey yine.sonrası sonsuz,sorma.ki söyleyemem çoğunu bildiklerimin.layinkat seslendi ve bittim.ve sonsuz başlangıç buydu


bir ölümsüzün güncesi

Hüseyin MAVİCE

farkındalık

şair kaçtı koşarak ve hala söylenmekteydi.-mavi akar kanım benimiyi de ne var benimkide kırmızı.ben sandığım şey izleyordu tüm olanları.sonra sardemi geldi.evlat diye hitap ederdi-evlat,var sandıklarının yanılgısındasın.bir yokoluşa müptela olmadan benliğin varoluşa ermen imkansızlaşacaktır.böbrek taşı gibidir bu yanılgılar hep ordadırlar ve sızılarıyla hiç rahat bırakmazlar.ama "farkındalık" yok ise orda olduklarını da anlayamazsın.tam üç dünya günü düşündüm sözsüz anlayışları.nice çıkarımları attım dennize,ve tanrılar bile sıkılmıştı benden kirletiyorum dennizi ve mekkansız zammanı diye.ne deliler görmüştüm böylesini hiç.şair ağlayordu bensiz.yanına gidip kalbini söktüm onun daha fazla acı çekmesin diye.bildiğim ölümlere de benzemedi onunkisi.nasıl olsa sorumlusu da değildim onlar istemişti bunu.ve sardemi geldi yine.-evlat, öldürmeden yaşamı,hayatın amacı anlaşılamaz.bu yokettiğinde yaşayacaksın sen ve yokettiklerinle yokolacaksın.kurban etmiştim o şairi ve öldürülen benden başkası değildi.


bir ölümsüzün güncesi

Hüseyin MAVİCE

bedenler bedenlere, ruhlar ruhlara, ölümler ölümlere

"bedenler bedenlere, ruhlar ruhlara,ölümler ölümlere" bu şarkıyı en son sivarna söylemişti kendine bundan yaklaşık yedi yıl sonrasıydı var sandığın zamanın.anlamayacaktım o zaman ta geçmişin kucağına düşmem bir iki debelenmem ve şimdiye dönmem lazımken.sonrası olayordu herşey,herşey ben.veledulun titreyişini duyumsarken buldum onu,titreyişleri bir şiirin varolurken beynimde yarattığı etkiyi yaratayordu.ve şöyle haykırdı
--------
sen kim
sen ben
ben kim
içindekini bilmeyen
--------
her ne kadar kelimesiz bir haykırış olduysa da anlayordum.kendim de boğulmamış mıydım o girdabdan.bir saatle bir girdab arasındaki fark nedir dedim.yıllardır beynimi kemiren soru buydu üstelik.kimseye söylememek için söz verirken aldım cevabı ve rahatladım.ben güleyordum tertomor ağlayorken ve bir"an" daha böyle geçti bir adım daha yaklaştık doğuma gün sayıyor gibi.yeni bir harf daha kazındı zammansızlıkta yazılan yeni okumaya başladığımız kitabımıza.


bir ölümsüzün güncesi

Hüseyin MAVİCE

mutlak varoluş

varoluşun anlamsız dinginliğinin bir hale olduğu noktaya düştü akıl.yuvarlandı bilinçsizlik eylemlerinin kucağına.kulak memesi dolgunluğunda ve doymamışlığında yaşamların esaretinin bedelini sorgulamaya başlamıştı ki, yine o ses,düştüm ve bayıldım.o zamandan beri anlayamam bir rüyada mıyım yoksa çok mu vakit geçti de ayıldım.bir ağaç kovuğunu köle etmiştim kendime her gece saklanırdım içine ve uzaklaşırdım hiç bilinmeyen yerlere.kapılar ardına kapılar açılır ırmaklardan akardım.ne canlılar gördüm ne cansızlar öldürdüm ben bilirim.nice vahşet sahnelerinin derin sessizliğinde acı çığlıkları hissettim.yakalandım,öldürüldüm ve hayata döndürüldüm.bir denize düştüm boğulacağım sandım gel görki denizden kurtulunca topraklara gömüldüm.ne sorgular geçti ne biçimsiz biçimler.güneş doğmaya yakın yokolurdu tüm biçimler bir hale oluşurdu ve akıl.denizlerde yakamoz olur ırmaklarda demlenir topraklarda kurtulurdum kendimden ve çıkardım o ergin ağacın içine düştüğü derinlikten.sonrası yaratımın yeni bir başlangıcı.ve mutlak varoluş buydu


bir ölümsüzün güncesi

Hüseyin MAVİCE

girdab

bir denniz gördüm yine.niye bu kadar çoktu diye düşüneyordum ve bir ağıt duyuldu.bir girdabla konuşuyordu sivarna.sivarnanın işi zor.zor ki yaşamak misli birşey.ne biçim ağıtsa bu anlamadım ve göğüldeyordu girdab ayrıca güleyordu.denniz buludun havariyesi oldu dedi sivarna.sivarnaya soru sormak imkansız.ancak o konuşur tüm imkansızlıkların bir rahme peydah olduğu zammanda.zammanlar ötesi bir mekkan bulunmuşdu da herbirşey bulamayordu o yokluğun döğümledigi zammansız kavramlar arasında.göğüs boşluğuna iki darbe indirmeden önce düştü yükseklerden bir girdabın içine ve denniz girdabı içine çekeyordu.layinkat yükseldi sonra ve uyandırıldı.gemi de çoktan batmıştı.sonra anladım denniz denniz değil girdab da girdab.ben hortuma girdab deyordum rüyamda havaya da dennizsiz bir hayat.sonlu bitimin ilk harfi yeni kitabımıza yazıldı ve yeni bir hayat başkaldırarak kendine başladı


bir ölümsüzün güncesi

Hüseyin MAVİCE

layinkat ve tertomor

uzamsal düşler evreninin galibi nice yakarışlar biriktirmişti kollarında,dökülüverdi sonrası zamanın ağzından.bir dedim iki demeye kalmadıki yine o ses,dayanamadım.düştüm yere bir boşluk açıldı,tüm boşluklar doldu bedenimde.çalkalanıyorduk hep birlikte.ne yeryüzü kaldı ne gökyüzü çevremde.bir gemi yaptık sonra ama hep beraber.içi ve dışı olmayan bir uzayda uçuyorduk.her canlıdan bir çift aldı o yanına ve ben attım her birini yukarıya.LAYİNKAT diye sesleniyorken TERTOMOR un çığlıklarını göreyorduk.sesin titreştireceği hava yoktu duymak yokolmuştu yine ve ilk değildi bu bir kere.tertomor uysallaştı,bilirdimki onun vahşiliği uysallığındaydı.korkmak yoktu içimizde ama dışımızda başka bir his.en sonunda layinkata bu güçler aleminde bir çıkış kapısı aralandı ve tertomor onu nice kalabalıklar içinde uğursuzluğa uğurladı.sonlu başlangıç buydu


bir ölümsüzün güncesi

Hüseyin MAVİCE

sardemi'nin yoldaşı

bu güçler aleminde tüm üçler birlenmişti bir keresinde.sonra o birliği cahiller çoğalttı yine yol üçe vardı.ve genişledi alem,tüm boyutlar arası kapılar açıldı.SARDEMİ, o ki sivarnanın yoldaşı.o bitmeyen yıllar süren yokoluşlarda tüm tasvirlerin bir karın boşluğunda eridiğini göreyorken ben bildim onu.bir izdüşümdü,bu on boyutlu uzayda.baksalar ona görünmezdi hiçbirşey oysa ben onda onu ve yokluğunda sivarnayı sezdim.ikisi aynı şey bir su damlası sadece yansımaları farklı.mutlak ölüme yolculuk başladı


bir ölümsüzün güncesi

Hüseyin MAVİCE